İNEGÖL'ÜN TARİHİ :
İnegöl’de sırasıyla Hititler (M.Ö.2.000), Bitinyalılar (M.Ö.7.yy.), Lidyalılar (M.Ö.6.yy.), Persler (M.Ö.5.yy.), Makedonyalılar (M.Ö.5.yy.) hüküm sürmüşlerdir. M.Ö. 2. yüzyılın sonlarında Bergama Krallığı ile beraber Roma İmparatorluğu hakimiyeti altına giren İnegöl, M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğunun bölünmesinden sonra, önce Doğu Roma İmparatorluğu, daha sonra da Bizans İmparatorluğu egemenliğine geçmiştir. İnegöl, 1078 yılında Selçuklu emegenliğine girdi, 1097'de Haçlı Savaşları sonunda tekrar Bizans yönetimine bırakıldı, Osmanlı Beyliği'nin kuruluşuna kadar birkaç kez Bizans ve Türkler arasında el değiştirdi, Osmanlı Beyliği'nin kuruluşu sırasında (1299) Turgut Alp tarafından fethedildi. Mondoros Mütarekesi'nden sonra Yunan işgaline uğrayan İnegöl, 6 Eylül 1922'de Yunan işgalinden kurtuldu. İnegöl de şu anki PTT binası nın arkasındaki alan ile sinanbey mahallesi arasındaki yokuş olarak adlandırılan alan bitinyalılar döneminden kalma çok eski bir höyüktür.Ayrıca Akhisar köyünde de eski bir höyük mevcuttur fakat bu yükselti günümüzde tarım alanı olarak kullanılmak üzere yıpratılmıştır.(İNEGÖL)
İsmin kökeni :İnegöl halkı arasında şehirini eski isminin bilinmesine rağmen efsaneler dillendirilmektedir. Şehirin eski ismi "Angelekoma" (Türkçe telafuzla). Etimolojik değişimler (yani söylene söylene) sonucu İnegöl adını almıştır.Fakat belediye önünde yapılan inşaatların zemin sondajlarında kabuklu su ürünlerinin kalıntıları çıkmaktadır bu isminin kökeninin gölden geldiği hakkında önemli bir kanıttır.çünkü yenice kasabası ile inegöl arasında bataklık olduğu tarihi kayıtlarda mevcut olup bugün bile bataklı mevkii adında arazi tapuları düzenlenmektedir. zemin oldukça dip suları bakımından zengindir bu nedenle isminin göl ile ilgili olması kuvvetle muhtemeldir
Şehrin adının tekfur kızının söylemiş olduğunu iddia edildiği gibi "Ey Ne Göl" ya da "İğne Göl" vs. yakıştırmalar efsanedir. Ancak İnegöl adının Ankelokoma'nın bozulmuş söylenişi olduğuna dair iddiaları doğrulayacak bir kaynak (kitabe-mezartaşı vs.) henüz ele geçirilememiştir.
Demografik yapı:1927 sayımlarına göre ilçede 12.000 kişi yaşamaktadır.
İlçenin nüfusu: 2000 genel nüfus sayımına göre 186.558'dir. Bunun Akhisar ve Huzur mahalleleri dahil 115.000'i ilçe merkezinde, 71.558'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır.
İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; 5 belde, 94 köy ve 12 mahalleden oluşmaktadır. Nüfusun tamamı yerli halkı olan Manavlardan oluşurken 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Balkan ve Kafkas göçmenleri iskan edilmişlerdir. İlçe özellikle 1975 yılından itibaren Ardahan-Posof; Artvin-Şavşat ve Çorum -Yozgat yörelerinden yoğun göç almıştır.İlçede yaşayan Boşnaklar, Gürcüler, Çerkezler, Abazalar, Yörükler, Arnavutlar Osmanlı'nın son dönemlerinde şehre yerleşmişlerdir. İlçeye en son yaşanan toplu göçü ise 1990 yılında Bulgaristan'daki baskılardan kaçarak anavatanlarına sığınan ve halk dilinde "muhacır-macır" diye söylenen Bulgar Türkleri gerçekleştirmiştir. İnegöl halen ilçe olmasına rağmen bu nüfus yoğunluğu ile il olduğu zaman iller sıralamasında 24. sıraya yerleşecektir.
İklim : Bölgede ılıman Marmara iklimi görülür. Yaz ayları daha çok Akdeniz İklimine benzer. Sıcak ve az yağışlıdır. Kış ayları ise soğuk ve bol yağışlıdır. Kar yağışları normal, don olayları fazladır. Yıllık ortalama sıcaklık 12,4 C’dir. Yaz sıcaklık ortalaması 21,9 C, Kış sıcaklık ortalaması ise 2,3 C’dir.
Çevresel Sorunlar :İlçede Son 25 yılda daha çok tekstil ve mobilya sektöründe faaliyet gösteren firma sayısının hızla artması ve Organize Sanayi Bölgesinin kuruluduğu yerin yanlış seçilmesi bölgede tam bir çevre felaketi yaratmaktadır. O.S. Bölgesinin etkisi özellikle kış aylarında hissedilmekte ve lodos esmemesi, şehrin üzerinde tam bir gaz tabakası oluşmasına neden olmaktadır. Bu durum insanlar üzerinde astım, bronşit, akciğer kanseri ve diğer solunum yolu hastalıklarını yaratmaktadır. Bu konuda henüz ne yerel yönetim ne de mülki idare bir çözüm üretememiştir. Ayrıca OSB' nin kimyasal atıkları Yenişehir ve İnegöl ovasının tarımsal verimliliğini artırmak için yapılan Boğazköy Barajı'nın su tutmasını engellemektedir.
İnegöl'de araç sayısının çokluğu da çevre kirliliğini önemli oranda artırmaktadır. Ancak yeni açılacak olan OSB - küçük sanayi çevre yolu ile taşıtların hava kirliliğine etkisinin bir parça azalması beklenmektedir.
İlçede genel olarak su sorunu bulunmamaktadır. Ancak artan nüfusla birlikte yeni su kaynakları arayışı ve çözüm olarak düşük kaliteli kaynaklara yönelinmesi sonucunda içme suyu kalitesinde düşüş yaşanmaktadır.
Ekonomi :İnegöl ilçesi, coğrafi konumundan ötürü cumhuriyet döneminde büyük bir gelişme göstermiştir. Çevresindeki ormanlar nedeniyle 1980'lere kadar orman ürünleri alanında imalat sanayi gelişmiştir; 1980 sonrasında ise Organize Sanayi Bölgesi'nin kurulması ile birlikte orman ürünlerinin yanında tekstil, otomotiv yan sanayi ve diğer sanayi kollarında da gelişmiştir. 1976 yılında kurulan İnegöl Organize Sanayi Bölgesi Türkiye’nin ilk organize sanayi bölgeleri arasında yer alır. Türkiye toplam ihracatının %1 ini, mobilya ihracatının % 10 unu, yurt içi mobilya talebinin ise % 40 ını bu şehir karşılar. Tekstil sektörü ihracatındaki payı ise % 6 dır. Türkiyenin önemli sanayi kuruluşlarından İsko, Küçükçalık, Demirdöküm, Starwood, Olmuksa ve Çilek Mobilya bu ilçede kurulmuştur.
İnegöl'de ekonomik hayatın temel unsurlarından birisi tarımdır. Tarla ürünleri, sebze ve meyve yetiştirilir. İlçede yetiştirilen sebze ve meyve ürünleri yurtdışına da pazarlanır. Sebze ve meyve alanında domates, patates, çilek ve şeftali önemli yere sahiptir.
Turizm :İnegöl Turizminin temel taşını Oylat kaplıcaları oluşturur. Oylat kaplıcaları, BURSA Eskişehir karayolu üzerinde Domaniç sapağından girilerek ulaşılır. İnegöl' e 27 Km. uzaklıkta bulunur. Kaplıca Uludağ'ın kar suları ve civardaki kaynaklardan beslenir. Kaplıcanın suları radyoaktif sıcak sular gurubuna dahildir. Sıcaklığı 40,5 dececeyi bulan suyun Kısırlık, Romatizma, İdrar yolları ve çocuk felcine iyi geldiği biliniyor. Ayrıca oylatta oteller bölgesinin altında mağralar bulunmakta olup duvarları fresklerle ve yazılarla süslüdür.Turizme kazandırılması gerekli yerlerdendir. oylatın girişindeki halk arasında sivri kaya olarak adlandırılan oluşumda görülmesi gereken yerlerden olup eski bir fay hattıdır.sivri kaya ile otellerin arasındaki bölgede kömür cürufları ile demir kalıntıları bulunmakta olup tunç devrinden kalma maden ocaklarının olduğu anlaşılmaktadır.
İlçe turizminin diğer önemli parçası yine hemen oylat kaplıcalarının 2 km. altında bulunan Oylat Mağarasıdır.(Bursa mağarası diye de bilinir.) Bu mağara 665 metre uzunluğu ile Türkiye'nin 3. büyük mağarasıdır. Mağarada bol miktarda sarkık, dikik, sütun, duvar ve perde damlataşları bulunur.Bursa mağrası adını halk arasında bu mağranın bursaya giden gizli bir yol olduğu inanışından alır
Çitli Maden Suyu: İnegöl ilçesinin 11 km güneydoğusunda Çitli köyündedir. Yanyana üç çeşmeden akan kaynaklardan biri maden suyu olarak şişelenmekteydi, serbest karbondioksitli olan diğeri ise, maden suyu sodası yapımında kullanılmaktaydı. Üçüncüsü ise içimi zor, gazsız ve acı bir sudur. Bikarbonatlı olan bu kaynak suları içme şeklinde sindirim sistemi, karaciğer ve pankreas rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılır. Demir de içeren bu sular, kansızlık ve deri üzerindeki kırışıklıkları gidermeye yaramaktadır. Günümüzde işletilmeyen bu yer çevre halk ve köylüler tarafından kullanılmaktadır. 2007 yılında İnegöl Kaymakamlığının katkısıyla binanın çevresine artezyen (tulumba) yerleştirilmiştir. Bina onarıldığında büyük bir kaynak olarak değer sahibidir.